Geçtiğimiz 6 Nisan Yavaş Sanat Günü kapsamında dünya çapında etkinlikler düzenlendi.
Bu yılki etkinlikler 166 yerde yapıldı.
Yavaş Sanat Günü’nün kurucusu Phil Terry, “Pek çok kişi, sanata nasıl bakmaları ve sanatı nasıl sevmeleri gerektiğini bilmiyor ve ondan kopuklar” dedi.
“Galerileri ziyaret edenler çoğunlukla sanat eserlerine iPad’lerinden ya da cep telefonlarından bakıyor. Yavaş sanat bunun panzehiri” diye konuşan Terry, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yavaşlamak, sanata cesaret kıran yerine enerji veren farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor, aklınızı başınızdan alacak!”
Baktığımız eserlerin gerçekte kaçını görüyoruz?
Yavaş Sanat Atölyesi’nin kurucusu ve sanat eleştirmeni Susan Moore’a göre ise galerilere giden kişilerin sayısı rekor sayıya ulaşırken, ziyaretçiler bir sanat eserine bakmak için sadece 15 ila 30 saniye arasında bir vakit harcıyor. Bu, internette bir sayfaya bakmak için harcadığımız süreden bile az.
Moore, modern yaşamdaki insanlar için “odaklanmanın” çok zor olduğuna ve insanların yüzlerce sanat eserine “alelacele” baktığına ama aslında bunların hiçbirini görmemiş olabileceğine inanıyor. “Müzeler için dile getirilmeyen davranış kuralları var” dedi.
“Herkes bir tablodan saygı dolu bir şekilde yaklaşık 2 metre uzakta duruyor böylece kimse ona doğru düzgün bakamıyor ve bence bir ya da iki tabloyu gerçekten görebilmek ve bütün sesten uzak olabilmek için zamana ve mesafeye ihtiyacınız var” diye de ekledi. Moore.
Moore: Çok eminim ki bu esere (A Bowl of Milk) ömür boyu bakabilirsiniz ve yine de keşfedilecek ve geri dönmenizi sağlayacak yeni şeyler bulabilirsiniz
Batı Tibet, 16. Yüzyıl, Rubin Sanat Müzesi
İnsanları yavaş sanat havasına sokabilmek için Christie’s Müzayede Evi, Victoria & Albert Müzesi ve Ulusal Tarih Müzesi, ziyaretçilerine sergiler öncesi yoga ve ses banyosu seçenekleri sunuyor.
Amaç onları transa sokmak yerine duyularını uyarmak.
Ulusal Tarih Müzesi’nin etkinlik sorumlusu Lucy Woodbridge, “Ulusal Tarih Müzesi kurulduğunda, doğaya dair bir tapınak olarak görülüyordu. İnsanlar içeri girince saygı ve hayranlıkla şapkalarını çıkarıyorlardı” diyor ve ekliyor:
“Bizim istediğimiz de bu: Öğrenmek ve mola vermek için bir yer ve daha derin bir katılım ve insanların daha fazla görmesine izin verme.”
İngiltere Ulusal Tarih Müzesi sergileri gezmeden önce ziyaretçilere yoga imkanı sunuyor
Peki bir sanat eserine ne kadar bakmamız gerek ve hangi noktada bu etkisiz hale geliyor?
Phil Terry’ye göre, 5 dakika “dönüştürücü bir deneyim” olabilir.
Sanat girişimcisi ve “Bir Sanat Müzesini Nasıl Ziyaret Etmek Gerekir” kitabının yazarı Johan Idema’ya göre, mesele bir sanat eserine ne kadar süreyle baktığımız değil, ona ev sahipliği yapan galerilerden ne kadar destek gördüğümüz.
Idema, insanların yavaş sanattan keyif alabilmeleri için galerilerin, “daha fazla çalışması” gerektiğini söylüyor. Bu yolda galerilerin daha rahat sandalyeler sağlamaları, sorulara yanıt verecek uzmanlar bulundurmaları ve sanat eserini galerinin dışına taşıyarak, onu sahnede sunarak, bir şov gibi birlikte bakılmasını sağlayacak imkanları oluşturmaları gerektiğini kaydediyor:
“Bir sanat eserinin önünde tek başına dururken, pek çok kişi yalnız hissediyor ve tecrübelerini paylaşmak istiyor. Müzelerin bununla ilgili de çalışmalar yürütmesi gerekiyor.”
Bazı uzmanlar, sanat galerilerinin eserlerin daha iyi anlaşılabilmesi için daha fazla çaba göstermesi gerektiğini söylüyor. Ai Weiwei ve Andy Goldsworthy’nin sanat eserlerinin yer aldığı Yorkshire Heykel Parkı, açık havada kurulmuş ve eserlerin arasında boşluk bırakılmış, böylece insanların bir eserden diğerine geçmeden önce eserin üzerine düşünmesi amaçlanıyor.
Program müdürü Clare Lilley, sanatçı James Turrell’in Skyspace eseriyle ilgili, “İnsanlar buraya yorganlarını ve uyku tulumlarını alarak geliyor, burada bir saat ya da daha fazla vakit harcıyorlar” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Sanatçılar bütün yıl boyunca parka gelebilir ve burada vakit geçirebilir. Burada dünyadaki yerinizi düşünebilir ve tamamen anda ve dünyayla bir hissedebilirsiniz.”
Kaynak: BBC Türkçe