Öykünün İçinde Bekler Seni

Bir iki kahve buluşmaları, hep birlikte bir sinema günü…


Nihan ile Ekrem ayrılalı neredeyse bir sene olmuştu. Aslında birbirlerini çok sevmişlerdi ancak beklentiler devreye girince ilişkilerini yürütemez hale gelmişlerdi.

Nihan’ın arkadaşları uzun süren çabaları sonucunda Nihan’ı bir arkadaşlarıyla tanıştırmaya ikna ettiler. İlk bakışta pek bir kibar, düşünceli gözüküyordu bu yeni adam. Nihan da bu yeni adama bir şans vermeye karar verdi.

Bir iki kahve buluşmaları, hep birlikte bir sinema günü… Her şey olumlu gidiyordu. “Neden olmasın?” diye düşünmeye başladı Nihan. Biraz Ekrem’i de andırıyordu zaten. Belki… Belki de mutlu olacağı adam buydu.

Bu arada Nihan, en sevdiği hobisi olan yazmaya devam ediyordu. Hakkını vermek lazım; Ekrem, Nihan’ın her yazdığını büyük bir hevesle hemen okurdu. Tam da bu sıralarda Nihan yeni bir öykü yazmış ve okuması için yeni tanıştığı genç adama göndermişti. O da hemen okurdu herhalde.

Genç adam öyküyü beğenecek mi diye çok merak ediyordu doğrusu. Altı üstü 16 sayfa bir öyküydü. Bir, iki gün içinde okurdu herhalde.

Aradan günler geçti. Nihan ve genç adam sürekli konuşuyorlardı. Hatta bir kere yemeğe de çıkmışlardı fakat öykünün konusu hiç açılmamıştı. En sonunda Nihan dayanamadı ve sordu. Genç adam öyküyü okumamıştı.

Ertesi gün oldu. Nihan, hala genç adamın öyküsünü okumasını bekliyordu. Ondan telefon beklerken Ekrem aradı. Nasıl olduğunu merak ediyordu. Nihan da yeni bir öykü yazdığını söyledi. Ekrem kendisine de göndermesini istedi. Nihan da gönderdi. Ne kaybederdi ki?

Akşam oldu. Önce, genç adam aradı. Hala öyküyü okumamıştı. Bir türlü fırsatı olmamıştı. Hemen arkasından Ekrem aradı. Ve şöyle dedi: “Öykünü çok beğendim. Senin yazdıklarını okumayı çok özlemişim. Seni de…”


%d blogcu bunu beğendi: