‘Oumuamua’nın tuhaf davranışları, bilim insanlarının gizemli nesneye yönelik teorilerini birçok kez değiştirmesine neden olmuştu.
Harvard Üniversitesi’nden astrofizik profesörü Avi Loeb’in uzaylılara ait olduğunu öne sürdüğü gök cismi ‘Oumuamua’ya dair yeni bir araştırma yayımlandı. Araştırmacılar, gizemli cismin Plüton benzeri bir gezegenden kopan azot buzu olduğunu öne sürdü.
İlk kez 2017’de Güneş Sistemi’nden çıkarken tespit edilen ve sisteme dışardan geldiği gözlemlenen ilk yıldızlararası nesne unvanlı gök cismi, keşfedildiğinden beri bilim dünyasında tartışmalara yol açıyor.
Dört yıldır nesnenin ne olduğunu tartışan bilim insanları, bir dizi teori ortaya atmış, bunlar arasında nesnenin bir kuyruklu yıldız, bir hidrojen buzu ve bir göktaşı olduğu iddiaları yer almıştı.
Astrofizik profesörü Loeb ise ‘Oumuamua üzerine bir kitap çıkarmış ve nesnenin Dünya dışı varlıklara ait bir uzay aracından kopan bir parça olduğunu öne sürmüştü. Loeb’in iddiaları basında büyük yankı uyandırmıştı.
400 milyon yıl önce atılmış
Şimdi de ABD’deki Arizona Eyalet Üniversitesi’nden iki araştırmacı, bu sıradışı nesnenin, yaklaşık 400 milyon yıl önce kendi yıldız sisteminden dışarı atılmış, Plüton benzeri bir gezegenden koptuğunu öne sürdü.
Gökbilimciler Steven Desch ve Alan Jackson, kısa süre önce gizemli nesnenin azot buzundan oluştuğuna dair bir hipotez geliştirdiklerini açıklamıştı.
Bugün gerçekleşen 52. Ay ve Gezegen Bilimleri Konferansı’nda (Lunar Planetary Science) sunulan bulgular, Journal of Geophysical Research: Planets isimli akademik dergide ayrıntılandırıldı.
Makalenin yazarlarından Desch, “‘Oumuamua’nın gizemini muhtemelen çözdük. Bu nedenle araştırmalarımız heyecan verici” diye konuştu.
Bu nesneyi başka bir yıldız sisteminden atılmış bir ‘exogezegen’le ilişkilendiriyoruz. Gökcisminin, Plüton benzeri bir gezegenin parçası olduğu fikrini makul buluyoruz.
Işığı çok fazla yansıtıyor
‘Oumuamua’nın gözlemlendiği sıradaki tuhaf davranışları, bilim insanlarının gizemli nesneye yönelik teorilerini birçok kez değiştirmesine neden olmuştu.
İncelemeler gizemli cismin, ince uzun bir şekle sahip olduğunu ve kuyrukluyıldızlardan beklenenin aksine, Güneş’in etrafında döndüğü sırada hiç gaz kaçağı belirtisi göstermediğini ortaya koymuştu. Bunun yanı sıra nesnenin kuyrukluyıldızlara göre ışığı çok daha fazla yansıttığı anlaşılmıştı.
Desch ve meslektaşı Jackson ise başka bir yıldız sisteminde, yarım milyar yıl önce iki kozmik cismin çarpışmasının pankek şeklindeki büyük bir azot buzunu, yani ‘Oumuamua’yı uzaya fırlattığını ileri sürdü.
İkiliye göre bu katı azot kütlesi, kozmosun dondurucu derinliklerinde, yavaşça ufalanarak dolaşıyordu. Güneş Sistemi’ne girip de Güneş’e yaklaştığında bünyesindeki azot ısındı ve ona hız kazandırdı.
İşte bu esnada Dünya’daki araştırmacılar da onu bir puro şeklinde gördü. Jackson, tıpkı bir kalıp sabunun dış katmanlarının ovalandıkça erimesi gibi, ‘Oumuamua’nın da ısındıkça düzleştiğini söylüyor.
Seviyeleri aynı
Araştırmacılara göre azot buzu, Neptün’ün ötesinde, Kuiper Kuşağı diye anılan bölgedeki nesnelerde de bol miktarda mevcut. Bu nesneler arasında Neptün’ün uydusu Triton ve cüce gezegen Plüton yer alıyor.
Yeni makalenin, ‘Oumuamua’nın kuyrukluyıldızlardan neden 10 kat daha yansıtıcı olduğunu da açıkladığı ifade ediliyor. Buna göre nesnenin yansıtıcılığı, gökbilimcilerin Plüton ve Triton’da gözlemlenen seviyelerle eşleşiyor.
Steven Desch, “Diğer yıldız sistemlerinde, yüzeyinde nitrojen buzu barındıran Plütonlar bulunabileceğini ve bunlardan kopan bir parçanın Güneş Sistemi’ne girmiş olabileceğini düşündük ve gördüğümüz her şeyi açıkladık” diyor.
https://www.dutlukdergi.com/iste-uzaylilarin-dunyayi-ziyaret-etmeme-nedeni/