Ölüm Yıldönümünün Ardından John Keats Üzerine Derleme

Kısacık hayatında sevdiği herkesi birer birer kaybetti. En son kendisi de verem olan John Keats parasızlık yüzünden şiirlerinin çoğunu adadığı Fanny Brawne ile evlenemediği gibi tedavi de olamadı. 25 yaşında hayata gözlerini yuman Keats en büyük İngiliz şairlerinden biri.


John Keats (31 Ekim 1795 – 23 Şubat 1821) İngiliz Romantik şairdi. Eserleri 25 yaşında tüberkülozdan ölümünden sadece dört yıl önce yayınlanıyor olmasına rağmen, Lord Byron ve Percy Bysshe Shelley ile birlikte ikinci nesil Romantik şairlerin ana figürlerinden biriydi,

John Keats, dört çocuğun en büyüğü olarak 31 Ekim 1795’te Londra’da dünyaya geldi. Babası bir ticari işletme müdürüydü. Annesi de aynı işletmenin sahibinin kızıydı. Öğrenciyken çalışkanlığından çok cesaretiyle tanınırdı.

John Keats sekiz yaşındayken babası bir kazada öldü. Altı yıl sonra annesi de veremden öldü. Yetim kalan John Keats, bir cerrahın yanına çalışmak üzere verildi. Pek sevmediği bir iş olsa da, orada titizlikle çalıştığı söylenir. On sekiz yaşına geldiğinde, zaten çoktandır sürdürdüğü yazma çalışmaları artık şiir eksenine kaydı. Kısa sürede şiir onun için bir tutkuya dönüştü. Yazılarından birinde, “Şiirsiz yapamayacağımı anladım,” demektedir.

John Keats

Yirmi bir yaşındayken, çırak olarak başladığı tıp eğitimini, ileri aşamaya gelmiş olmasına karşın bıraktı ve vaktini tümüyle şiire vermeye karar verdi. Kısa süre sonra yazar Leigh Hunt’la ve ressam Benjamin Robert Haydon ile dostluk geliştirdi ve böylelikle Londra’daki yazın çevresinin içine girdi. Bu çevre içinde dönemin ünlü simaları olan Percy Shelley, William Hazlitt ve Charles Lamb ile tanıştı. Giderek şiir üzerine daha çok okumaya ve daha çok şiir üretmeye başladı. Edmund Spenser’ı, John Milton’ı ve William Shakespeare’i çok iyi incelediği belli olan John Keats’ın şiirlerinde, bu şairlerin etkisine rastlanır.

John Keats annesi gibi vereme yakalandı. Sanatının zirvesindeyken birden içine kapanık ve karamsar bir kişiliğe büründü. 1818’de ise kendisine bakan kardeşi Tom’u da veremden kaybetti. Hastalığı arttı, parasal sorunlar yaşamaya başladı ve parasızlık yüzünden ne tedavi görebildi ne de evlenebildi.

Şiirleri yaşamı boyunca eleştirmenler tarafından genel olarak iyi karşılanmasa da, ünü ölümünden sonra büyüdü. Çeşitli şairler ve yazarlar üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Jorge Luis Borges , Keats’in eserleriyle ilk karşılaşmasının hayatının en önemli edebi deneyimi olduğunu belirtti.

Keats’in şiiri, özellikle de Ode dizilerindeki duygusal imgeler ile karakterize edilir. Bu, aşırı duyguları doğal imgeleme vurgu yaparak vurgulamayı amaçladıkları için romantik şairlerin tipik bir örneğidir. Bugün onun şiirleri ve mektupları İngiliz edebiyatının en popüler ve en çok analiz edilen yazılarından bazılarıdır. Keats’in en beğenilen eserleri “Bir Bülbüle Övgü “, “Uyku ve Şiir ” ve ünlü sonesi ” Chapman’s Homer’a İlk Bakış “tır.

John Keats, yalnızca 25 yıl süren yaşamı boyunca üç kitap yayımladı: Poems (1925), Endymion (1818), Lamia, Isabella, The Eve of St. Agnes, and Other Poems (1820).

Şiirlerinde, çevrede görülen sıradan nesnelerden hareketle evrensel düşüncelere açılan kapıları imgeler yoluyla yansıtır. Keats, İngiliz şairlerle ilgili bütün ulusal ve yabancı antolojilerde her zaman yer alan, en çok bilinen ve sevilen şairlerden olagelmiştir. Derin, duygulu ve hırçın bir karakteri vardır.

Bir şiirinde (Ode On A Gracian Urn’) şöyle der: “Güzellik doğruluktur, doğruluk ise güzellik, hepsi bu / Yeryüzünde bildiğin ve bilmen gereken her şey” (“Beauty is truth, truth beauty, -that’s all / Ye know on earth, and all ye need to know”).

Fanny Brawne

Birçok şiirini adadığı Fanny Brawne’a olan şiirsel aşkı; ödüllü yönetmen Jane Champion tarafından senaryolaştırılarak yine Fanny için yazdığı Bright Star (Parlak Yıldız) şiiri ile aynı adla filme konu edildi.

Ömrünün sonlarına doğru, daha çok ölüm temalı şiirler yazdı. En meşhur şiirlerinden Ode To A Nightingale’in bir bölümünde şöyle demektedir:

Karanlıkta kulak kabarttım; yıllar yılı,
Yarı yarıya aşığım gamsız ölüme.
Ölçülü biçili kafiyelerle ona hitap ederim tatlı tatlı,
Sessiz nefesimi alıp havaya karıştırsın diye.
Şimdi ölmek sanki her zamankinden daha yerinde,
Gece yarısı son bulmak acıdan ırak,
Sen ruhunu dışarıya saçarken bir umut
Böyle coşku içinde!
İstediğin şarkıyı söyle, nafile bendeki bu iki kulak
Senin dokunaklı ağıtına olur tabut.

John Keats , 23 Şubat 1821’de Roma’da öldü. Şehrin Protestan Mezarlığı’na gömülen şairin son isteği, adı veya tarihi olmayan bir mezar taşının altına yerleştirilmesiydi,

John Keats’in mezarında, “İsmi suya yazılmış olan burada yatıyor!” yazıyor.

Keats, Kara Dumanlar Kaplamışsa Düzlüklerimizi başlıklı şiirini ise şöyle bitirir:

Tatlı Sappho’nun yanakları,
Bir uyuyan bebeğin nefesi,
Yavaşça dökülür saatin içinden
Kum, bir orman deresi ve
Bir şairin son nefesi.

Kaynak: Poemist – Wikipedia – İvekakademi

Dünyanın En Yaratıcı Altı İnsanının İkonik Evleri