Merakının Gazabına Uğrayan Psykhe

Yunan mitolojisinden bir örnek; merakının gazabına uğrayan Eros'un karısı Psykhe...


Psykhe, bir Kralın üç kızının en küçüğü ve en güzeli imiş. Gerçekten o kadar güzel, o kadar alımlıymış ki, herkes Afrodit’i bırakmış, ona tapınmaya başlamış.

Afrodit mabedinin sunakları artık bomboş ve herkes hediyelerini Psykhe’ye götürüyormuş. Aşk tanrıçası Afrodit küplere binmiş, kıskançlığından çatlıyormuş. İntikam almak için iş başa düşünce oğlu Eros’a gitmiş ve Psykhe’yi dünyanın en çirkin erkeğine âşık ederek Psykhe’ye cezasını vermesini istemiş.

Eros da annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyulmuş. Eros kim? Aşk tanrısı, Eros, Ares ve Aphrodit’in oğludur. Eros, annesi Afrodit gibi dünyaya güzellik ve neşe yayan, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakan, mutluluklarını veya bu şekilde sonlarını hazırlayan bir karakter. Sırtındaki bembeyaz kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçar, elindeki oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine âşık edermiş.

Psykhe’yi bulduğunda, çok mağrur ve kimseye âşık olmamakla övünen bu genç kızı, dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine âşık etmeye niyetliymiş ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe’nin güzelliği aklını başından almış. Onu başkasına âşık etmek isterken kendisi âşık olmuş. Oku kullanmaya çalıştığında ise hedefini vuramamış. Bunun sonucunda
Psykhe’i annesinin gazabından kurtarmak ve onunla birlikte olabilmek için bir plan hazırlamış ve tanrıların habercisi Hermes’den yardım istemiş.

Psykhe’in annesi ise ertesi gece rüyasında tanrı Hermesi görmüş. Tanrı ona bir haber getirmiş, kızının kaderi
bağlanmıştır demiş. O tanrılar tarafından çirkin bir yılana eş olarak uygun görüldü. Ertesi günün alacakaranlığında denize bakan yüksek bir kayanın üzerinde gece karası elbiselerle bekleyecek ve eşi onu gelip alacak. Ölümlüler, Tanrıların isteklerine nasıl karşı çıkabilir, neticede Psykhe kaderine boyun eğerek denilenleri yapmış ve kayanın tepesinde yeni eşini
beklemeye koyulmuş.

Bulutlar gelip onu sarmaladığında ve büyülü bir uykuya yatmasını sağladıklarında o hâlâ yeni eşini görmeye çalışmaktaymış. Psykhe gözünü Eros’un muhteşem sihirli sarayında açmış. Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir saraymış.

Eşi akşam geliyor ama içerde ışık olmasını istemiyormuş. Psykhe her ne olursa olsun tanrıların isteklerini yerine getirmekte kararlı bir şekilde mumları söndürüp yeni eşini yatakta beklemeye başlıyor, gece Eros geliyor ve eşine güzel sözler söylüyor ama kendini tanıtmıyor, aşk tanrısı olduğundan bahsetmiyormuş.

Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey varmış. Fakat Psykhe’nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekmiş. Fakat Eros bunu kabul etmiyormuş, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyormuş, akşamları sarayda ateş ya da mum yakılmasını yasaklamış.

Psykhe ne kadar yalvarsa da fayda etmemiş. “Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın” demiş Eros; “Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu ya da kimin oğlu olduğumu öğrenme, bilmeden tanımadan beni körü körüne sev. Senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatını elinden kaçırma.”

Ve Psykhe de bunu kabul etmiş. Eros’u görmeden kim olduğunu bilmeden, körü körüne sevmiş. Birlikte çok mutluymuşlar.
Ancak böylece geçen bir süreden sonra Psykhe gündüzleri çok sıkıldığından, kocasına dert yanmaya başlamış. Ailemi özledim filan demiş. Eros da en sonunda Psykhe’ye kız kardeşlerini saraya getireceğini söylemiş. Yalnız bir söz istemiş, geldiklerinde onların laflarını dinleyip, gereksiz bir eylemde bulunmayacaksın.

Kız kardeşler gelince onu özlemle karşılamışlar. Hepsi birbirini çok özlemiş, Psykhe’yi çok da merak etmişler, bir sürü sorular soruyorlarmış ve duyduklarıyla dehşete düşüyorlarmış. Psykhe, kocasını sadece geceleri yanında bulduğunu ve asla yüzünü göremediğini ama çok iyi kalpli bir insan olduğunu ve onu çok sevdiğini anlatınca kız kardeşleri gayet fesat bir fikir
üretmişler. Belki de Psykhe’nin kocası gerçekleri saklamaya çalışan bir canavardı ya da o kadar çirkindi ki bundan çok utanıyordu… Fesatça fikirlerinin ardından, Psykhe’nin kafasını bir sürü sorularla doldurmuşlar ve ona bir gece kocası uyurken bir hançer alıp mum ışığında bakmasını söylemişler.

Psykhe’nin aklını bu sorular kemiriyormuş ve akşam merakına yenik düşmüş, kocası uyumuşken eline bir mum, bir de canavarsa ve uyanıp saldırırsa diye hançer alıp kocasının yüzüne doğru eğilmiş. Güllerle kaplı bir yatakta yatan dünyanın en yakışıklı, en mükemmel erkeğini, kocaman beyaz kanatlarını ve yanında duran bir okla yayları görmüş. Kocası aşk tanrısı, Eros idi. Psykhe adeta büyülenmiş ve kocasına bir kez daha âşık olmuş. Bakarken, elindeki mumu unutmuş ve dalgınlığından mumdan kızgın bir damla Eros’un kanatlarına damlamış. Damlanın verdiği sıcaklıkla uyanan Eros, ondan istediği tek şeyi de yapmayan Psykhe’yi görünce hayal kırıklığına uğramış ve pencereden uçarak onu terk
etmiş.

Psyche ne yapacağını şaşırmış, teker teker tüm tanrılara gidip Eros’u ona geri dönmesi için ikna etmelerine yalvarmış, fakat Eros, Olympos Dağı’nın tepesinden Psykhe’yi sadece seyrediyormuş. O’nu hala çok seviyormuş fakat yaşattığı hayal kırıklığını unutamıyormuş.”

Psyche, son şansı olarak kendisinden nefret ettiğini bildiği Afrodit’e yalvarmaya gitmiş. Afrodit ise onu soğuk ve düşmanca bir gülümseyişle karşılamış ve onun iyi bir eş olup olamayacağını test edeceğini söylemiş. Psykhe’ye yapmadığını bırakmamış. Önce bir sürü tahılın içinden tane buğdayları ayırtmış (neyse ki karıncalar yardımına koştu), sonra da gidip
altın koyunların tüylerini kırpmasını istemiş (bu vahşi koyunları kırpması ve yünlerini eğirmesi için çoban yardımcı oldu ve öğlen hepsini kavalıyla uyuttu), son olarak da Hades’in karısı Persephone’dan büyülü güzellik kutusunu almasını ama ne olursa olsun kutunun içine bakmamasını söylemiş..

Maalesef Psykhe bir kez daha merakının gazabına uğramış ve zor da olsa alabildiği kutunun içini açıp bakmış. Kutunun içindeyse gözle görülebilir bir şey yokmuş; sadece ölüm uykusu… Psykhe orada uyuyakalmış ve nefes alışı durmuş. Eros
olanlardan habersiz, bu süre zarfında aşkından daha fazla ayrı kalamayacağına karar vererek onu aramaya koyulmuş. Psykhe’i annesinin sarayında bulmuş ve O’na ulaşmaya çalışmış ama Aphrodit buna müsaade etmemek için kendi oğlunu bile zincire vurmuş.

Bunu gören Zeus artık daha fazla dayanamamış ve Eros’u yanına çağırmış. Buna bir son vermesini, artık onu affetmesini söylemiş. Eros, gidip Psykhe’yi alıp Olympos Dağı’na getirmiş. Aphrodit her ne kadar bu birleşmeye karşı çıksa da tanrıların Kralının gazabından korkarak itiraz edememiş. Zeus’un önünde Psykhe’ye önce Ambrosia (tanrıların/ölümsüzlerin yiyecek/içeceklerinden biri. Bir de şaraba benzer bir şey içiyorlar adı Nektar) içirip ölümsüzlüğe kavuşturmuşlar, sonra da Psykhe ile Eros evlenmiş. Tanrı ve tanrıçaların arasında sonsuza dek mutlu yaşamışlar.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

Sizin Tepkiniz Nedir?

hate hate
0
hate
confused confused
0
confused
fail fail
0
fail
fun fun
0
fun
geeky geeky
0
geeky
love love
0
love
lol lol
0
lol
omg omg
0
omg
win win
0
win
Share via

Dutluk Dergi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin

Send this to a friend