Artık klasikleşen atışma sahnesi ile tüm izleyicilerin hafızalarına kazınan film, ana konu açısından bir aşk filmi gibi gözükse de, içerisinde çok fazla anlam barındıran, sınıf farklılığı ve toplumsal hareketlilik kavramlarına gönderme yapan sosyo-politik bir filmdir aslında.
Filmi analiz etmeden önce, karakterleri ve tanımladıkları sosyal anlamları açıklamalıyız;
Şakir: Şener Şen / Sermaye Sahibi-Kapitalist
Abbas: İlyas Salman / İşçi-Proleter
Nazlı: Pembe Mutlu / Devlet Ana
Şükriye: Ayşen Gruda / Kapitaliste Bağlı Yaşayan Orta Sınıf
Mustafa: Ahmet Mekin / Sağduyu
Muavin Niyazi: Ahmet Fuat Onan / İşçi-Proleter
İhsan: İhsan Yüce-Nazlı’nın yani Devlet Ana’nın Babası / Toplumsal Örf, Adet ve Töreler
Şakir, bir kapitalist olarak, üretim araçlarına sahiptir. Kendi minübüsü ve servis hizmeti verdiği hattı vardır.
Parası olduğu için, gücünün her şeye yeteceğini düşünmektedir.
Mahallesinde, korku ile karışık bir saygınlığı vardır.
Sermaye gücüne sahip olduğu için, mahallenin güzel kızına sahip olmak ister yani Devlet Ana’ya.
Buna rağmen, diğer kadınlarla da ilişkisi vardır yani sermayesini diğer Devlet’lere de aktarma isteğindedir.
Kısaca, kapitalist (Şakir) sermayesini, tek bir devlete (Nazlı) yatırmaz, yatırım yapmaz.
Parası olduğu için, her kadın (her devlet) sömürülecek bir zenginliktir onun için.
Abbas, Şakir’in yani kapitalistin yanında çalışan, emeğini bir ücret karşılığında satan bir proleter’dir, işçidir.
Abbas, üretim kaynaklarına sahip olmadığı için, kapitalist tarafından hor görülür.
O da, saf duygular ile Nazlı’ya yani Devlet Ana’ya aşıktır, onun ile evlilik rüyaları görür. Kısaca, İşçi’de, Devlet Ana’ya sahip olmak ister ama bu duygularının gerçekleşeceğine inanmaz çünkü üretim araçlarının yönetimine sahip değildir bizim Abbas.
Bir tek, kendisini Mustafa (sağduyu) destekler. Mustafa, kamil insanların sahip olduğu Sağduyudur filmde ve aslında Şakir’in (işçinin) vicdanının sesidir.
Sonunda Abbas, sağduyusunu (Mustafa) dinler ve onun da desteğiyle, kırık-dökük de olsa, bir üretim aracı (minibüs) satın alır.
Abbas’ın bu minibüs’ü satın alması yani sağduyusunu dinleyip, üretim araçlarına sahip olması, devrim’i simgeler çünkü İşçi Abbas, artık üretim araçlarına sahiptir.
Devrim sonrasındaki sınıf savaşı, kahvede olur. Abbas, Şakir gibi giyinmiştir. Artık görünürde bir sınıf farkı yoktur ikisinin arasında.
Abbas, tüm kahveye çay ısmarlar. Bu, işçi sınıfının, elindeki üretim gücü sonrasında kazandığı parayı, herkesle eşit şekilde paylaşma örneğini göstermektedir.
Şakir, paylaşımdaki hakkını istemez. Üstüne, Abbas’ın kendisini, -Şakir Abi, Şakir Ağa- diye çağırmasını ister.
Abbas, bu isteğe cevabını hemen verir; -O günler geçti Şakir. İkimiz de eşitiz-.
İşte bu söz, kahvedeki atışmanın yani sınıf savaşının başladığı sahnedir.
Sınıf çatışması kaçınılmazdır artık. Üretim araçlarına sahip olan kapitalist ile yine üretim araçlarına sahip işçi’nin mücadelesinde kim galip olacaktır?
Sonunda, hepimizin seyrettiği gibi, İşçi Sınıfı galip gelir ve kahvedeki herkes, kapitalist Şakir hariç, çok mutlu olur.
Sıra, işçi sınıfının, Devlet Ana’ya yani Nazlı’ya talip olmasındadır.
Abbas, üretim araçlarına sahip olduğu için, Nazlı’yı babasından ister.
Baba, nişanı onaylar.
Artık İşçi sınıfı, Devlet Ana’ya sahip olacaktır ama Kapitalist, Devlet Ana’yı kolay bırakmayacaktır.
Şakir yani kapitalist, hem gücünü yitirmiştir hem de Devlet Ana’ya sahip değildir, yönetimde artık erk sahibi değildir.
Şakir, bunu kaldıramaz ve işçi sınıfının elindeki üretim araçlarını ele geçirmeye karar verir. Kapitalist, gözünü bile kırpmadan, Abbas’ın yani işçi sınıfının elindeki üretim araçlarını (minibüsü) yağmalar.
Abbas yani proleter sınıf yine üretim gücünden mahrum kalmıştır. İlk başta, Nazlı’nın babası nişanı bozar ama Nazlı, onu çok seven ve hiç aldatmayan işçi sınıfına kaçar.
Burada Baba (örf-adet ve töreler), kızını Abbas’ın kaçırdığını söyler.
Kolluk kuvvetleri (silahlı güç), kızı Abbas’tan alır ve Baba’sına temsil eder.
Bu sahnede anlatılmak istenen, kolluk güçleri bazen Devlet’in (Nazlı’nın) kararlarını dinlemez, onu kendince (örf, adet ve
törelerin belirttiği şekilde) düzene sokar.
Kısaca, kolluk kuvvetleri, Devlet Ana’nın yararına olacak şekilde (!) darbe yapabilir.
Kolluk kuvvetleri, Devlet Ana’yı, babasına teslim ederken, İşçi Sınıfı (Abbas), mücadelesinin bitmediğini söyler ;”Nazlı, senden (devletten) asla vazgeçmem!”
Bu arada, Kapitalizm’in (Şakir’in) gölgesinde yaşayan ama asla mutlu olamayan orta sınıf yani Şakir’in kızkardeşi Şükriye, bu bağımlı yaşamaktan ve kendi kararlarını verememekten usanmıştır ve artık kendi kaderini yaşamak ister.
Orta sınıf o kadar eziktir ki, güçlü şekilde -ben bunu istiyorum- diyemez.
Bu yüzden Şükriye (orta sınıf), evlenmek istediği kişi olan Muavin Niyazi (işçi) ile beraber olamaz.
Şakir, kendi yönetimindeki orta sınıfın, işçi sınıfı ile karışmasını istemez, onu hakimiyetinde tutmak ister.
Ancak Şükriye yani orta sınıf kararını vermiştir ve sosyal sınıf intiharına hazırdır. Artık onun yeri, işçi sınıfının yanıdır yani Muavin Niyazi ile evlenecektir ve bu birleşme (sınıf birleşmesi) Şakir’in sonu olacaktır.
Şükriye, Abbas’a, minibüs’ün parçalarının yani üretim araçlarının yerini söyler.
Abbas, orta sınıfın da desteğiyle, üretim araçlarına yeniden sahip olur.
Mahalleli yani halk, bu sefer işçi sınıfının yanındadır çünkü Devlet Ana’da Proleterya’ya aşıktır.
Sonunda, Devlet-Halk ve İşçi Sınıfının birleşimi ile düğün basılır.
Devlet Ana, kapitilizmin o yok edici ve sömürgesi, çıkarcı elinden kurtulur ve İşçi Sınıfı ile birleşir.
Keyifli seyirler dilerim…