Virüsün Londra ve güneydoğu İngiltere’de daha hızlı yayılmasından yeni bir koronavirüs suşunun sorumlu olabileceği duyuruldu . Doğrulanmamış raporlar, koronavirüs varyantının N501Y olarak adlandırıldığını gösteriyor . Bu özel tür, Ağustos ayından bu yana artıyor.
Mutasyona uğramış bir virüsün yeni türlere ayrılması fikri çoğu insanı korkutmak için yeterlidir. Peki bu korkular haklı mı ve nereden geliyor?
Elbette Hollywood, mutasyon hakkındaki yanlış kanılarımız için bazı sorumluluklar taşımalıdır. Sonuçta bu konsept, ölümcül virüsler konsepti yıldır film yapımcılarına ilham kaynağı oldu! Milla Jovovich’in Ölümcül Deney serisinden X-Men’e büyük bütçeli yapımlar bu ilhamdan hareketle yapıldı. Her ikisi de DNA’da insanüstü yeteneklerle sonuçlanan değişikliklerden bahsediyor.
Filmlerin özel efekt yapımcıları, bu DNA değişikliklerini mümkün olan en dramatik şekilde göstermeyi severler – genellikle parlak renkler ve patlamalarla birlikte – ama gerçek hayattaki genetik mutasyonlar çok daha sakin bir olaydır. Bu nedenle, koronavirüsün mutasyona uğradığını duyduğunuzda çok endişelenmemelisiniz zira bu evrimin normal bir parçasıdır.
Mutasyonları anlamak için öncelikle proteinler dünyasına girmemiz gerekir. Vücudumuzun yaklaşık beşte biri proteinlerden oluşur. Proteinler, vücudunuzdaki (veya öğle yemeğinizdeki) amino asit dizilerinden oluşan moleküllerdir. Protein, midenizde enzim görevi gören protein moleküllerinden cildinizi ve saçınızı oluşturan yapısal proteinlere kadar her şeyi kapsayan bir şemsiye terimdir.
Dünyadaki tüm proteinleri inşa etmek için sadece 20 çeşit amino asit var. Bu 20 çeşidin içinde, birçoğu çok benzer ve özelliklerine göre ailelere ayrılabilir. Pozitif yüklü olanlar, negatif yüklü olanlar, büyük olanlar, küçük olanlar ve daha ince farklılıklara sahip olanlar vardır.
Doğa, bu 20 amino asidi farklı sıralarda ve farklı miktarlarda birleştirerek, bir organizma içinde belirli görevleri olan çok farklı proteinlerden oluşan göz kamaştırıcı bir dizi oluşturur. Çok sayıda farklı model oluşturmak için 20 tür Lego tuğlası kullanılabileceği gibi, tahmini 6 milyon farklı protein türünüzü yapmak için 20 tür amino asit kullanılır.
DNA veya koronavirüs durumunda RNA, bir organizmaya hangi tuğlalara ihtiyaç duyulduğunu ve hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğu proteinleri hangi sırayla yaratması gerektiğini söyleyen genetik talimatlar dizisidir.
Mutasyonlar bu talimatları etkiler, yani belirli bir proteini oluşturan amino asitlerin sayısı veya türü değişir. Bu da, proteinin özelliklerini değiştirme potansiyeline sahiptir. Aslında, bir proteinin özelliklerini değiştiren mutasyonların virüsü güçlendirmekten çok zayıflatması daha olasıdır.
Proteinler, aynı dizedeki amino asitler arasındaki etkileşimlere bağlı olarak son derece karmaşık 3 boyutlu şekillere katlanır. Pozitif yüklü bir amino asidi negatif yüklü bir amino asitle değiştirmek gibi şekli bir arada tutmanın anahtarı olan bir amino asidi değiştirmek, bu şekli değiştirecektir.
Proteinlerin işbirliği için tam doğru şekil olmasına izin veren milyarlarca yıllık moleküler şekillendirme, ani mutasyonlar ve kökten farklı şekillerle uyumlu değil. Ek yetenekler yok, süper güçler yok – tipik olarak protein artık olması gerektiği gibi uymuyor. Ve bu protein, bizi enfekte eden virüsün anahtarı ise ne olur? Bu belirli virüs parçacığı size zarar veremez ve bu mutasyona uğramış virüs versiyonu ortadan kalkar.
Öyleyse, mutasyonların çoğu onun için kötüyse, herhangi bir organizma, insan veya virüs, nasıl devam eder? Yaygın bir yaklaşım, geri dönüp mutasyonu düzeltmektir.
Bir protein yapmak için DNA kodunu amino asit dizilerine dönüştürme sistemini uygularken, evrim, değişiklikleri kontrol etmek için bazı adımlar atar. Hem insanlar hem de koronavirüslerin DNA / RNA şablonları için düzeltme mekanizmaları vardır.
Bu evrimsel düzeltme, proteinleri değiştirecek ve virüsü engelleyecek “hataları” düzeltmek için var. Düzeltme aynı zamanda avantajlı mutasyonların elde edilme hızını da azaltır.
Tüm amino asitler şekil için önemli değildir ve onları değiştirmek proteini değiştirmez. Koronavirüs spike proteininde bulunan ve onu tamamlayan ve yerleşik hale gelen en yaygın mutasyonlar, “proteinde önemli bir değişiklik yok” grubundadır. Arabanıza farklı lastikler takmanın biyolojik eşdeğeri. Bu amino asitler farklı olsa da, başak proteini, çalışma biçiminde büyük ölçüde değişmemiş görünüyor. Hücrelerin içine girmede daha iyi veya daha kötüsü yok.
Virüsler, nesiller boyunca, bizim gibi büyük organizmalardan çok daha hızlı çalışır ve küçük değişiklik grupları, daha hızlı bir şekilde önemli farklılıklar halinde kümelenebilir. Bununla birlikte, İngiltere’nin güneydoğusundaki yeni tanımlanan varyant durumunda, bu mutasyonun virüsü daha zararlı veya bulaşıcı hale getirdiğine dair henüz hiçbir kanıtımız yok.
Bu iyi haber mi? Muhtemelen…
Alıntı: The Converstion- Matt Webster- Head of the School of Allied Health, Anglia Ruskin University