Kendini Bulmak

Yaşamadan, bende inanmazdım.


Kabuslarla uyandığım günlerden biriydi, geceleri uyuyamıyordum artık uykusuzluktan adımı bile karıştırdığım saatlerde uyuya kalıyor çok geçmeden kabuslarla uyanıyordum. Artık korkudan çok bıkkınlığa dönüşen bu durum gün içinde işimi de etkilemeye başlamıştı.

Bugün artık bardağı taşıran son damla oldu ve bir psikiyatriste gitmeye karar verdim aslında çok çekiniyordum çünkü çevremdekiler psikiyatriste giden insanlara deli muamelesi yapıyordu bu yüzden bunu saklamaya karar verdim.

Patronumu arayıp izin istedim son zamanlardaki iş potansiyelimin düşüşünün farkında olacaktır ki sorgulamadan bana bir haftalık izin verdi. Şu an için beni yalan söylemeye itecek bir durumla karşılaşmamıştım. Uzun süren iştahsızlığım sanki beş dakika önce son bulmuştu karnımın guruldadığını ve midemin bildiğim tüm yemekleri aynı anda istediğini söylüyordu.

Mideme hiçbir zaman laf geçirememişimdir zaten. Yıllardır kullandığım mutfağa sanki ilk defa giriyordum her şey o kadar sade ve güzel ki şu an pişirmek istediğim yemeklerin büyüsüne kapılıp bir süre mutfak masamda oturdum.

Mutfak pencereme konan bir serçe beni bu büyüden kurtardı. Bir anda kalkıp ekmek poşetine gittim biraz ekmek koparıp pencerenin önüne koydum. Bunu yaparken serçenin uçacağını akıl edememiştim yine de çok üzerine düşünmedim.

Buzdolabını açtım işe yarayacak ne varsa tezgahın üzerine koydum, tamamen içgüdülerimle hareket ediyordum sanki o ekmekle aklımı da pencerede bırakmıştım ve bir serçe beni alıp gökyüzünde süzülüyordu. Bedenim mutfakta bir şeyler hazırlarken aklım şehrimin üzerinde şehrin telaşını izliyordu. Okula geç kalan çocukların koşturması, farklı yönlere giden arabalar, korna sesleri, çöp toplayan insanlar, para toplayan dilenciler, iş hayatının maratonundan sıkılmış insanlar, yiyecek arayan köpekler…

Bir an gözümdeki perde kalktı gökyüzünden mutfağa hızlı bir düşüş yaşadım. Önümdeki görüntü beni bir süre afallattı bu kadar şeyi ben mi hazırlamıştım? Önümde yaklaşık on beş kişiyi doyurabilecek yiyecek vardı.

Yaşadığım şaşkınlıktan kurtulup saate baktım akşam olmak üzereydi hala açtım psikiyatriste gitmek için geç kalmıştım. Yarın gitmeye karar verip hazırladıklarımdan atıştırdım neredeyse hiç yiyememiştim kendime hayret ediyordum eski ben olsa ciğer görmüş kedi misali silip süpürürdüm.

Salona geçtim ne kadar da soğuktu, ayaklarım kütüphanemin önüne götürdü beni, ellerim rastgele kitapların arasında dolaşırken birinde durdu yavaşça yerinden aldı kitabı. Lise zamanlarında okuyup çok hoşuma giden bu kitabı tekrar okumaya başladım bazı cümleleri tekrar tekrar okudum üzerine düşündüm. Kitapla saatler geçirmişim.

Kitabın kapağını kapattığım zaman gece yarısı olmak üzereydi. Banyoya gittim yüzüme su çarptım. Balkona çıktım derin bir nefes aldım. Yapmak istediğim hiçbir şeyi yapamamıştım ama içimde dolu dolu bir huzur vardı daha önce hiç tatmadığım çok yabancı bir his ama huzurdu bu biliyorum.

Sonra kafamda bir şeyler yanmaya başladı benim bir terapiye ihtiyacım yoktu bir sorunum yoktu sadece kendimle vakit geçirmem yeni dünyalar görmem gerekiyormuş.

O gece çok huzurlu uyudum kabus görmedim sabah erken kalkıp sahile indim şehrin koşuşturmasından ziyade martıların avlanmasını seyrettim. Sonra da işime gittim beni bu kadar canlı ve dinç görenler hayrete düştü bir insanın bir günde başka birine dönüşebileceğine inanamadılar bende inanmazdım.

Yaşamadan, bende inanmazdım.

[zombify_post]


gamze