Düş Suda

Necmi Sönmez küratörlüğünde Edip Cansever’in aynı adlı şiirini odağına alan ‘Düş Suda’ sergisi, Borusan Contemporary koleksiyonundan 60’a yakın eseri bir araya getiriyor.


Bilinçaltının açığa çıkması; denizin dibinden bir avuç toprak çıkarmaya benzer. Kendi sessizliğinde salınan bir yosun, öylece duran deniz minaresi ya da kulağınızı dayadığınızda belki de yüz yıl önceki dalgaların sesini duyabileceğiniz bir deniz kabuğu hatıralarımızın adeta birer simgesidir. Denizin zemininden çıkardığımız bir avuç anıyla su bulanıklaşır. Artık bilinçaltının sırlı simgelerle dolu, sisli koridorlarındayız. Sigmund Freud’un psikanaliz kuramında geliştirdiği bir kavram olan bilinçaltı, sizi hikâyenizin kırılma anına götürür. Bilinçaltı denizin dibi gibi sakin, bir o kadar kaygan ve her an değişebilir bir zemindir; bir şiir gibi derin ve imgeseldir. İşte bu nedenle şiir bireyin bilinç ve bilinçaltı taraflarına seslenen bir tür olarak psikolojiyle yakın ilişkiler kurar. Anlam derinlikleri ve yarattığı zengin çağrışım alanıyla şiir, insan ruhunu, kullandığı metaforlarla uyarır. Tıpkı Necmi Sönmez küratörlüğünde aynı adlı Edip Cansever şiirini odağına alan Borusan Contemporary’nin yeni sergisi ‘Düş Suda’ gibi.

Düş suya vurdu

Görsel ve şiirsel imgenin ortaklığında kurulan sergi, Ivan Navarro’nun neon kapılarıyla açılıyor, Perili Köşk’ün son katındaki Jerry Zeniuk’un duvar resmine kadar dikey bir düzlemi takip ediyor. Bu dikey düzlem, eserlerin mimariyle, Perili Köşk’ün gördüğü İstanbul Boğazı’yla kurdukları ilişkinin de altını çiziyor. Her kata yerleştirilen dijital sesli rehber sayesinde izleyici çalışmalar hakkında bilgi edinebiliyor. Pandemi nedeniyle Borusan Contemporary’nin bulunduğu Perili Köşk ziyarete kapalı olsa da sergi, dijital ortamda 7/24 takip edilebiliyor.

Küratör Necmi Sönmez, ‘su, yansıma, geçirgenlik’ kavramlarının hem Perili Köşk’ün mimarisiyle hem seçilen çalışmanın form diliyle hem de Edip Cansever’in dizeleriyle birlikte yoğrulan üçlü bir diyalog olarak tasarladığı sergiyi şu sözlerle tarif ediyor: “Metafizik soruları görsel olgular yardımıyla ele alırken, sanat eserinin bünyesinde taşıdığı imgeselliği ortaya çıkarmayı hedefleyen bir bakış açısını gündeme taşır.”

Hani unutmuşuz da yolumuzu…

İkinci Yeni’nin kuyumcu şairi olarak nitelendirilen Edip Cansever, şiirlerinde toplum kuralları içinde bunalmış bireyi çok katmanlı bir imge kullanımıyla anlatır. Sergiye de adını veren, Edip Cansever’in ‘Kirli Ağustos’ kitabındaki ‘Düş Suda’ şiirinde bireyin bilinçaltında ona acı veren ölüm, yalnızlık ve varoluş temaları gözlemlenir. “Sabaha benzedik tahta iskeleye varınca/ Suya/ Yıkıldık. Üç kere kımıldadı koy/ Ödünç aldığını sandı bizi/ Demirledi göğsümüze eski tekne/ Suyla sabahın göğsüne/ Oysa biz/ Çarçabuk geri döndük geldiğimiz yere/ Üç kişiydik, üçümüz de/ Öldük ve dirildik/ Hani unutmuşuz da yolumuzu, birine/ Yol sorar gibi/ Demirin tırnakları kaburga kemiklerimizde.” sözleri, bilinçaltındaki örselenmesinin bilinç düzeyine çıkmasını işaret eder. Freud’a göre aslında hiçbir şey bellekten kaybolmaz. Şiirin kaynağında bilinçaltının önemi yadsınamaz olduğu için, şairin poetikasına bilinçaltı ya da bilinçdışının da yansıdığını ifade etmek gerekir. Edip Cansever’in poetikasında psikanalizin bilinçaltı/bilinçdışı özelliklerini görmek mümkündür. Çünkü onun şiirinin karakteristiğinde bireyin psikolojik yapısının önemi büyüktür.

Düş suya vurdu

‘Düş Suda’ sergisi izleyiciye sonsuz bir dünya sunuyor. Kuruçeşme Parkı, Arnavutköy Akıntı Burnu, Mısır Konsolosluğu girişi, Bebek’in çıkışı, Aşiyan Parkı’nın karşısı, Borusan Contemporary’nin önü, Baltalimanı girişi, Sakıp Sabancı Müzesi’nin karşısı ve Emirgân Korusu’nun içi ‘Düş Suda’ sergisinin gizemli sanat eserlerine ev sahipliği yapıyor. Boğaz hattındaki belli noktalara yerleştirilen QR kodlar aracılığıyla sergi bedensel ve mekânsal sınırların ötesine taşıyor ve 360 derece sanal turla deneyimlenebiliyor. Ayrıca sergide yer alan videolar, İstiklal Caddesi’ndeki Borusan Müzik Evi’nin vitrininden de izlenebiliyor.

Boğazın derinliğinde gezinti

‘Düş Suda’ sergisi, artırılmış gerçeklik (AR) ve sanal gerçeklik (VR) teknolojiyle boyut kazanıyor. Bu kapsamda izleyici, iklim değişikliği ve çevre kirliliğine odağını çevirmiş Güney Koreli fotoğraf sanatçısı Boomoon’un ‘Boğaz’da Balık Oyunu No. 8’ adlı eserinden ilhamla üretilen VR deneyimiyle Boğaz’ın derinliğinde bir gezintiye çıkıyor. Balık oyunu, Kore kültüründe bu balıkların resmedildiği bir kültürü işaret ediyor. VR gözlükle izlenen çalışmada izleyici ticari gemi batıkları, yunuslar, denizanaları, balıklar ile denizin görülebilir derinliğinde masalsı bir yolculuğa çıkıyor. Aslında bu çalışma şu an Boğaz’ın derinliğinde yatan 30’a yakın gemi batığını; Boğaz’ın sakinleri sarıkanat, palamut, çinekop, lüferi; denizin dibindeki bitki örtüsünü, Bizans döneminden kalan üstü yosun tutmuş bir taşı; deniz kirliliğini işaret eden denizanalarını düş öğeleri barındıran bir anlatımla gösteriyor.

Düş suya vurdu

Koleksiyon sergisinde Peter Coffin, Thierry Dreyfus, Boomon, Ellen Kooi, Frank Thiel, Michael Rozendaal Wolf, Antti Laitinen, Rafaël Rozendaal, Jim Campbell, Marizio Nannucci, Hans Kotter gibi sanatçıların işleri Edip Cansever’in şiiri ekseninde yorumlanıyor.

Necmi Sönmez küratörlüğündeki ‘Düş Suda’ başlıklı sergi, 6 Mart 2022’ye kadar Borusan Contemporary’de.


Beğendiniz mi? Arkadaşlarınızla Paylaşın!

Sizin Tepkiniz Nedir?

hate hate
0
hate
confused confused
0
confused
fail fail
0
fail
fun fun
0
fun
geeky geeky
0
geeky
love love
0
love
lol lol
0
lol
omg omg
0
omg
win win
0
win
Share via

Dutluk Dergi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin

Send this to a friend