Bühran
Taklitten başka hiç bir şeye meyal verilmemiştir.
Taklitten başka hiç bir şeye meyal verilmemiştir.
I believe in God and I believe in the good in me. And I believe in the guidance of my heart...
Bir şeyler uğruna yaşamak istiyor ama gücü kalmamış onun içinde son aynı değil midir?
Derler ki sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer… Peki ya yoğurtta ateşimi dağlıyorsa. O halde bilmediğim bir gönlün hikayesinin esiriyim ben. Daima zarafeti yeğleyen gönlüm...
Aklımda binbir soruyla boğuşurken bir anda şahit olduğum o olayda duyduğum can alıcı iki kelime : “Biz FAKİRİZ !”
Merhaba güzeller güzeli okur, nasılsın? Teşekkürler, ben de iyiyim.. Bugün pencerene misafir olarak bir durum yazımı konduruyorum. Dilerim ki beğenirsin...
Korkuyorsun çünkü, sen tanıdığım en korkak insansın. Sevilmek istiyorum diyip sevenden kaçan bir zavallısın sen. Bu yüzden bu sinirim sana bu yüzden bu öfkem bu...
İnsanların Cuma günü neden mutlu olduklarını anlamak için Thomas Hobbes'a bakmakta fayda var.
Kızı Antigone ile beraber Thebai'yi terk eden Oedipus birtakım maceralardan sonra Kolonos'ta sakin bir ölüme kavuşunca Antigone Thebai'ye döndü.
Mutluluk, kişinin müspet (olumlu) kederi ve ıstırabın yokluğuyla ölçülür.
Bir yanda budala, önemsiz, hastalıklı, kimseye yararı olmayan, tersine herkese zararı dokunan, niçin yaşadığını kendisi de bilmeyen, yarın nasıl olsa kendiliğinden ölecek olan bir kocakarı...
Şair mantık melekelerimize hitap etmediğinden, bir derinliği olan her filozofun sahip olduğu hakka, başlangıçta anlaşılmaz görünme hakkına sahip değildir.
"Tuhaftır, genelde çok konuştuğum söylenir. Ama işte yıllar önce biri vardı, sadece konuşmadığım için ve konuşmamaya devam etmem için; ne zaman sarhoş olsa beni arardı....
Akıp giden zamanın birazından en son ne zaman ayırdın kendine?
Kim şunu duymaktan hoşlanır ki: “Seni seviyorum, çünkü kendimi gönüllü olarak seni sevmeye adadım ve sözümden dönmemek için seni kendime olan sadakatimden dolayı seviyorum.”
Neden Yazıyorum: George Orwell’ı yazmaya ve yaratıcılığa iten dört evrensel dürtü!
Düşünüyorum da; yaprakların hışırtısıyla geçiyor şu aralar sokaklar, ve yine düşünüyorum da mutlu muyduk yoksa biz de bir zamanlar...
“Gerçek nedir?” diye sormuş Pilatus(1) alay ederek, sorusuna bir yanıt da beklememiş. Kuşkusuz, uçarılıktan hoşlanarak kesin bir inancı benimsemeyi boyunduruk altına girmek sayan, gerek düşüncelerinde...
Arzularımızın inanışlarımız üzerindeki etkisi herkesçe bilinen ve gözlenen bir olgudur; ancak bu etkinin niteliği çoğu zaman yanlış algılanır. İnançlarımızın büyük bölümünün bazı rasyonel temellere dayandığını;...
Biz insanlar öteki yaratıkların ne üstünde ne altındayız. Bilge der ki, göklerin altındaki her şey, aynı yasanın ve aynı yazgının buyruğundadır.