
Hasır Koltuktan Masal
Çizdiği kendi portreleri hoşuna gitmediği zaman kitaplarıyla oyalanıyor, bu kitaplarda başka insanların başından geçenleri okuyor, bu insanların kendisi gibi alçakgönüllü ve hiç tanınmayan insanlar olarak...
Çizdiği kendi portreleri hoşuna gitmediği zaman kitaplarıyla oyalanıyor, bu kitaplarda başka insanların başından geçenleri okuyor, bu insanların kendisi gibi alçakgönüllü ve hiç tanınmayan insanlar olarak...
On iki yıl önce vaktinden evvel yaşlanan annem Montreal'de öldü. Zaten iki kez ölmüştü: İlkini West Mount'taki evini terk ettiğinde, ikincisini de babamla vedalaşmak zorunda...
“Küçük olmama rağmen o günü tüm detaylarıyla hatırlıyorum. Aslını isterseniz bunu tek bir kelimeyle anlatmaya çalışmak çok zor...”
Aracın kapısını hışımla kapatan Fehmi, "Hadi bakalım biraz da yürüyeceğiz," dedi ördeğe ya da oradaki, taşlara, tepelere, otlara... Belki de konuşan Fehmi bile değildi.
Belki de bunun içindir ki, böylesi dönemleri yakaladılar mı tadını olabildiğince çıkarmaya bakıyorlardı.
Durmadan taban tepen, yemek pişiren, şarkı söyleyen, neşeler yaratıp canlılık saçan, ağrısız sızısız, sağlam ve gürbüz çocuklar doğuran kadınlar nerede?
Kapitalist toplumda çalışma, her türlü zihinsel yozlaşmanın ve her türlü bedensel bozulmanın sebebidir.
Bir basamakla doğrudan oturma odasına giriverdik. Ne sofa vardı ne de koridor. Buralarda öneminden ötürü bu odaya “ev” diyorlar.
Her şey satranç yüzünden olmuştu. Önceleri, akşam saat yedide, yemekten sonra oynuyorlardı; rakibinin apaçık üstünlüğünden ötürü hekime haklı olarak ayantaj veriliyordu, ama ikisi de eşit...
Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk'un yazmakta olduğu son kitabı Veba Geceleri henüz bitmedi. Uzun zamandır beklenen kitap çıkmayınca biz de geçtiğimiz aylarda yayınlanan 27. bölümü...